İNOVASYON ve YENİ İŞ ALANLARI

Yazı: Mustafa Onur AKIN
mustafaonurakin@gmail.com


...Kainatın mucizesi yaşam yaklaşık 4 milyar yıl önce başlamıştır. İnsanların geçmişi ise yaklaşık 200 bin yıl öncesine dayanmaktadır. 200 bin yıl öncesinden günümüze kadar sürekli yeni şeyler keşfeden insanoğlu, bu keşifleri ile; dağ, deniz, ağaç, toprak, su, bitki gibi herkesin bildiği basit, yalın doğa kavramları dışında kalan, bilinen ve görünen her şeyi yaratmayı başarmıştır. Bunların içinde en önemlisi, insanlık tarihinin dönüm noktası sayılan ve aynı zamanda günümüz dünya ticaretinin de başlangıcı kabul edilebilecek “tarımın keşfi ve yerleşik hayatın başlangıcıdır”. Onbin yıl önce gerçekleşen bu dönüm noktasından, 18. yüzyıl ortalarına kadar hemen hemen tüm alanlarda yapılan geliştirmeler ve yenilikler; üstünlük kurmanın yanında günlük hayata basitlik, kolaylık ve pratiklik kazandırmak amacını taşıyordu. Tabii ki dünya aç karınla fethedilemezdi…

Bunlara karşın, 18. ve 19. yüzyıllardaki yeni buluşların –özellikle buharlı makinelerin üretime olan etkisi- sonucunda endüstride makineli döneme geçilmesiyle, öncelikle tarımda yaşanan “reform”, nüfus artışını ve sanayi odaklı hızlı şehirleşmeyi beraberinde getirdi. Avrupa’da bunlar yaşanırken, aynı dönemlerde Amerika’da buharlı makinelerin deniz ulaşımında ve demiryolunda kullanılmaya başlanması ve telgraf ve telefonun icadı ile birlikte dünya iletişim ağlarının kurulması, “globalleşmenin ve tüketim odaklı dünya ticaretinin” temellerini sağlamlaştırmış oldu.

Onbin yıldan sonra yaşanan 2. dönüm noktası ile tarım başta olmak üzere şehir kavramı değişmiş, sömürü ve dünya ticareti kavramları yerine globalleşme gelmiştir. Bu gelişmeler üzerine bir çok alanda yaşanan köklü değişikliklerle, şehirlerde sanayiye bağlı yeni iş alanları doğmuş ve şehirlere geniş çaplı göçler başlamıştır. Dolayısıyla da yaşam standartları yükselmeye başlamıştır.

Bu kadar köklü bir değişimin ardından artık durmak düşünülemezdi…Art arda gelen buluşlar dünyanın rotasını sürekli değiştiriyordu. Elektriğin icadı her alanda köklü bir değişim getirmişken, patlarlı motor denilen makineyi icat etme arzusu, yüzyıllardır toprağa hapsolmuş karbonu, artık yeryüzüne çıkarma zamanının geldiğini de işaret ediyordu…ve petrol bulundu, tabii ki işleme yöntemleri de…Bu 3. dönüm noktasıyla enerji ve lojistik anlamında yaşanan değişiklikler ticaret hacmini artırarak, sağlamlaşan temeller üzerine kurulacak olan ana yapının inşaasını başlatmış oldu…

2. dönüm noktasının en önemli adımlarından olan, telefonun, telgrafın ve radyo frekanslarının icadı; tam yol ilerleyen değişim hareketlerinin art arda sıralanışı ve bilinçli olarak yenilik üzerine yenilik kazandırma isteği sonucunda, iletişimde bir çığır açan radyo, televizyon ve bilgisayarın bulunuşuna vesile olmuştur. Bu buluşlar sayesinde bilgi paylaşımını kolaylaştıracak fax, global televizyon kanalları, adsl geniş bant internet teknolojisi, kişisel bilgisayarlar, çağrı cihazı ve cep telefonu, infrared, wireless, bluetooth, near field communication, kişisel cep bilgisayarları, uydular…vb teknolojiler peşi sıra birbirini izledi...yeni iş alanları oluştu, milyonlarca insana istihdam sağlandı…

…4.dönüm noktası olarak adlandırabileceğimiz bu dönemde, insanoğlunun binyıllardır hayalini kurduğu ve bu hayalleri gerçekleştirmek için; “NASIL daha da rahat yaşayabiliriz?, NASIL ve ne yaparak, yorulmadan daha basit yolla, daha da çok para kazanabiliriz?, NASIL bir yaşam bizi daha da mutlu eder?” sorularına buldukları cevaplarla, çok sağlam temellere sahip olan ana yapı da tamamlanmış oldu. Artık, oluşturulan bu yapı içinde hayali kurulan son aşama için çalışmaya başlama zamanı gelmişti, çünkü artık isteyip de yapılamayacak, “yaratılamayacak” hiç bir şey yoktu…ve insanlık tarihinde 5.dönüm noktası kendi isteğimizle başlamış oldu...

İnsanlığın ve dünyanın onbin yıllık bekleyişinin ardından, neredeyse iki insan ömrü kadar olan son 200 yıllık yakın geçmişine bakıldığında, çok kısa aralıklarla gerçekleşen bu dönüm noktalarının, şu anda sahip olunulan her şeyin temelleri olduğu görülür. Bu durumda, şimdiye kadar yapılan icat ve yeniliklere bağlı olarak ortaya çıkan yeni iş alanları ve istihdam genel olarak incelenirse, herbirinin bir öncekilerle bağlantılı olduğu görülecektir. Örnek olarak 1. dönüm noktasındaki olaylar zinciri en başından ele alınırsa;

180bin yıl boyunca göçebe yaşayan insanların, tarımla birlikte yerleşik hayata geçmeleri, doğal olarak çiftçilik mesleğinin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Aynı zamanda yerleşik hayatla birlikte, avlanmaya gitme ihtiyacı yerine hayvanları evcilleştirmek, hem ihtiyacın karşılanmasını sağlamış hem de “hayvancılık ve hayvan üretim çiftiklerinin” temelleri atılmıştır. Evcil hayvanların tarımda kullanılması, üretim hızını, ürün miktarını ve çeşitliliği artırmıştır. Ürünün herkese yetebilecek duruma gelmesi, komüne yaşamla birlikte nüfus artışını beraberinde getirmiş ve barınma ihtiyacı ile “mimari” yapılar ortaya çıkmıştır. Mimari yapıların artmasıyla birlikte de şehir kavramı oluşmuştur. Şehirlerin coğrafi konumları ve bulundukları bölgelerde yetişebilen farklı ürünlere olan ihtiyaç doğrultusunda “ticaret” doğmuş ve buna bağlı olarak yine hayvanların kullanılması “ulaşım” kavramını ortaya çıkarmıştır. Uzak mesafelerle haberleşmek için ateş, duman, ses ve hayvanların kullanılması “iletişim”; bir şeylere tapınma ve inanma güdüsü sonucunda yapılan putlar, tasvirler, resimler ise “sanat ve edebiyat” alanlarının ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Tüm bunlar sonucunda da “para” ve “ekonomi” kavramları oluşmuştur..

Başlangıçtan günümüze doğru düşünüldüğünde, ortaya çıkan tesadüfi iş alanlarının, öncelikle “temel ihtiyaçların karşılanması, paylaşım ve hayatımıza kolaylık sağlaması” amacıyla bilinçli bir şekilde oluşturulduğu görülmektedir. Genel olarak düşünüldüğünde ise odak noktanın “insanlık” olduğu gerçeği ortaya çıkmaktadır.

5. dönüm noktası haricinde diğer dönümsel gelişimlere bakıldığında ise bulunan icatların ve yenilemelerin sonucunda değişen veya oluşan yeni iş alanlarının, yine birbirine bağlı olarak ortaya çıktığı görülebilir. Ancak burada, temel ihtiyaçların karşılanması, paylaşım ve hayatımıza kolaylık sağlamasının yanında, çok daha fazla ön plana çıkan -daha önce de bahsedilen- “NASIL” ile başlayan soruların cevaplarının amaç olduğu görülecektir. Genel olarak incelendiğinde ise odak noktanın “insan” ve “daha çok para” olduğu görülmektedir. Yani kısaca “bireysellik” ön planda yer almaktadır.

Dünya üzerindeki son dönem teknolojik gelişmelere bakıldığında, tasarımı ve uygulaması yapılamayacak neredeyse hiç bir şeyin olmadığı aşikardır. Genetik bilimi, kök hücre ve başarılı klonlama örnekleri gelinen son nokta gibi görünse de, insanların kendi özelliklerini değiştirip değiştiremeyeceği ya da başarılı olunup olunamayacağı tam anlamıyla kesinlik kazanmış değildir. Bunun dışında nano teknoloji ve yapay zeka örnekleri önemli derecede ciddiye alınması gereken kavramlardır. Örnek olarak, Honda firmasının hayata geçirdiği ASİMO adlı yapay ve geliştirilebilir zekalı insansı robotu, gelinen son noktayı gözler önüne sermektedir. Bu anlamda düşünüldüğünde; insanın yapabildiği her şeyi yapabilen ve en önemlisi öğrenebilen böyle bir teknolojinin varlığı, gelecekte yeni iş olanakları sağlamaktan çok, insanların sadece kendilerine vakit ayırabilecekleri bireysel, rahat ve işsiz bir yaşam vaad ediyor denilebilir. Bu durumda, Venus Project ve benzeri “futuristik” projelerde de uygulanması düşünülen yapay zeka ve nano teknoloji sayesinde, akıllı evler, insansız araçlar, işleri yürütebilen robotların varlığı ile, o zaman için standart olacak yaşamlarımızda, teknoloji ve bilgisayar ağırlıklı sektörler iş alanları olmaktan çıkarak, herkesin günlük hayatında bilmesi ve kullanması gereken zorunluluklar haline dönüşecektir.
Uzmanların söylediklerine ve tüm insanlık olarak sahip olduğumuz teknolojik altyapıya bakılırsa, özellikle önümüzdeki bir kaç yıl içinde art arda gelecek olan yeni buluşların ve mevcut olan iş alanlarına kazandırılacak yeni özelliklerin hayatımıza vereceği yöne hazırlıklı olmak gerekiyor. Zira, Asimo örneğinde de olduğu gibi fizibilitesi çok yüksek görünen bu çıkarımların tam olarak ne zaman gerçekleşebileceği bilinemez tabii ki ama son 200 yılda olan şeylerin birbirini tetiklemesiyle, geçtiğimiz son 20 yıl içinde olan bitene bakılırsa, hepimizin mutlu(!) işsizler olması çok yakındır…kim bilebilir…

Buradan şunu çıkarmak mümkün; sahip olunulan teknoloji ve yeni bir şeyler üretme-yaratma terimlerinin hepsi insanlar tarafından oluşturulmuştur. Temelde, insanların rahat etmek adına giriştikleri bu yaratım sürecinde odak nokta insanken; bu süreçte, insan için insan yaratmak, açıkçası inovasyonun anlamını eksik ve kapsam dışı bırakmaktadır. Bu sebeple, inovasyon için daha önce yapılan diğer tanımlamalar içinde belirtilen, “inovasyon icat yapmak değildir” ibaresinin, içinde bulunduğumuz dönemle birlikte artık tanıma dahil olduğunu görebiliriz. İşte tüm bunlardan yola çıkarak, başlangıcından bu güne inovasyon; tarımın keşfi ve yerleşik hayata geçişle birlikte en basit tabirle insan hayatını kolaylaştırmak ve ticari gelir elde etmek amacıyla düşünülmüş; ilk çağda ihtiyaca bağlı merak ve icat, orta çağda bilinçlenmeye bağlı yenilik ve reform, yeni çağda fonksiyona bağlı düzenleme, yenileme ve geliştirme, yakın çağda ya da içinde bulunduğumuz sibernasyon çağında da, bilgi paylaşımına, teknolojiye ve yapılamayacak hiç bir şey olamayacağına inanmaya dayalı futuristik yaratma sürecidir denilebilir.


Peki, inovasyonun yeni gelecek tanımına göre -ütopik gibi görünmesine karşın- gelecek bu biçimde şekillenirken, bir insanın yapabileceği her şeyi belki de daha fazlasını yapabilecek olan insansı robotlar hayatımızın her alanına girdiğinde biz ne yapacağız? Onlar her işi yürütürken biz gerçekten mutlu mutlu(!) oturacak mıyız? Belki evet, belki de hayır. Tam olarak bilemiyoruz, bunu gelecek gösterecek ama o zamana kadar istihdam yaratacak yeni iş alanları için şunları söyleyebiliriz:

Bilgisayar Programcılığı, Bilgisayar Mühendisliği, Yazılım Mühendisliği, Bilgisayar Destekli Tasarım ve Modelleme, Bilgisayarla ve Teknolojiyle İlgili Tüm Alanlar: Globalleşme ve kurumsallaşma ile birlikte bilgisayar kullanılmayan hiç bir alan kalmadığı açıkça ortadır. Bu alanlardaki ihtiyaç her geçen gün artarak devam ediyor. Bunun dışında Asimo ve diğer futuristik proje örneklerinin de gerçekleşebilme ihtimalini hesaba katarak, tüm insanların bu konularda üniversite eğitimi dışında kurslarla kendilerini geliştirmeleri tavsiye ediliyor.

Astronomi ve Uzay Bilimleri: Kısa zaman içinde yaşanılan bu kadar çok gelişmeye karşın, henüz uzay ve sonsuz evren üzerinde yapılan araştırmalar ve edinilen bilgiler yetersiz. Küresel ısınma ve buna bağlı olarak dünyanın yok olma ihtimalini düşünecek olursanız, yaşanabilecek yeni yerler keşfetmek ve bunun için uygun teknolojiler geliştirmek kaçınılmaz.
Üniversite eğitimine yeni başlayacaklar için bu alanda eğitim almak, yakın zamanda oluşabilecek sektörler ve yaratılacak istihdamdan faydalanabileceğiniz anlamına geliyor.

Yeşil İşler: Önümüzdeki 10 yıl içinde en hızlı büyüyecek iş alanlarından biri olarak gündemde yer alıyor. Ekoloji ve çevre danışmanlığı yapan firmalar, LEED LİSANSLI (Leadership in Energy and Environmental Design - Enerji ve Çevre Tasarımında Önderlik Sertifikası) ve HVAC (Heating, Ventilation, air Condition - Isınma, Havalandırma, Klima) sistemlerinden anlayan mühendisler öncelikli tercih edilebilir.

Bunun dışında bozulan ekosistem, küresel ısınma gibi konuların gündemde olması, yeşil politika uygulayan şirketlerin ve devletlerin hazırladığı projelerde veya proje hazılama, AR-GE çalışmalarında çok sayıda kalifiye elemana ihtiyaç duyuluyor.
AYRICA;

Çiftçilik:
Sürdürülebilir tarım, petrol bazlı makine ve gübrelere ihtiyaç duyulmadan uygulanabilecek organik metodlar ve ürün genetiği bilgisi aranılan özellikler arasında yer alıyor.
Organik Tarım Derneği ve çeşitli il dernekleri tarafından sertifikalı organik tarım kursları veriliyor.

Ormancılık:
Dünya Bankası'na göre, 1.8 milyar insanın yaşamı ormanlara bağlı. Ayrıca ormanların yakılması ve ağaç kesimi küresel ısınmanın dörtte birinin sorumlusu ve on milyarlarca dolarlık karbon kredilerinin kaynağı. Yok olan ormanların yeniden kazandırılması için çalışan yüzlerce dernek, stk, kurum bulunuyor ve bunların sayısı ve yaptıkları çalışmalar gün ve gün artarak devam ediyor.
İstanbul Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Artvin, Kahramanmaraş, Çankırı, İsparta, Bartın, Kastamonu ve Düzce'de Ormancılık Fakülteleri Lisans eğitimi vermektedir.

Güneş Enerjisi:
Dünya genelinde güneş enerjisi sistemlerinin kurulumunda çalışan 800 bin kişi bulunuyor. Güneş Enerjisi Endüstrileri Derneği, solar-termal su ısıtıcıları ve fotovoltaik pillerin kurulması sürecinde 2016 yılına kadar artı 200 bin mavi yaka işçisine ihtiyaç duyulacağını öngörüyor.

Enerji Etkin Binalar:
Çevre ve ekosistem dostu bina sertifikasyonunda en önemli kurumlardan olan LEED-Leadership in Energy and Environmental Design, dünya genelinde 43 bin lisanslı profesyonel personel çalıştırıyor. Almanya ve İsviçre'de uygulanan Passivhaus ve Mintrgle-P standartlarına göre inşa edilen binalar, %75 ila %95 arasında daha az enerji harcamayı sağlıyor.

Yeşil binalara yapılacak 100 milyar dolarlık yatırımın dünya genelinde 850 bin kişiye iş imkanı yaratacağı belirtiliyor. Obama'nın stimulus paketinde de bu girişim destekleniyor.

Türkiye'de yeşil binalar konusu yeni yeni gündeme gelmeye başladı. Çevre dostu binalar ile ilgili kitlesel farkındalığın artırılması amacıyla kurulan Çevre Dostu Binalar Derneği (ÇEDBİK) Ali Nihat GÖKYİĞİT tarafından 2007 yılında kurulmuştur bir sivil toplum kuruluşudur. ÇEDBİK'in 2008 yılında Yıldız Teknik Üniversitesi’nde gercekleştiriği sertifika tanıtımı toplantısı uluslararası çalışmaların da önünü açmıştır.

Rüzgar Türbini Üreticiliği:
Rüzgar enerjisi sektörü, dünya üzerinde 350 bin istihdamla en hızlı büyüyen alternatif enerji sektörüdür. Türbinlerin %90 metal malzemeden yapılıyor oluşu, otomotiv üretiminde çalışanlar için alternatif iş alanı yaratıyor. Dünya genelinde önümüzdeki yıllarda 10 bin yeni iş imkanı olacağı vurgulanıyor.

Çevre Koruma Biyoloğu:
Dünyadaki ekosistemleri korumak üzerine öğrenim gören çevre koruma biyologları; yeşil politikalara önem veren hükümet, dernek ve özel şirketlerin, öğretim ve araştırma departmanlarında iş bulabiliyor.


Yeşil MBA ve Girişim:
Yeşil şirketlerin yaygınlaşmasıyla, hukuktan araştırmaya, danışmanlıktan pazarlamaya her alanda yeşil iş alanları artan bir ivmeyle çoğalıyor. Sürdürülebilirliği strateji haline getirmek isteyen şirketlerde bu alanda kariyer yapmış insanlara ihtiyaç duyulmaya başlanacak.

Sürdürülebilir Sistem Geliştiriciliği:
Rüzgar tarlalarını kontrol edecek, enerji kullanımını ölçecek sensörleri ve sistemleri geliştirecek yazılım uzmanları ve mühendislere ihtiyaç duyulacak. IBM, V2 Green, WindLogics gibi şirketler bu alanda çalışmalarını sürdürüyorlar.

Bunlar dışında neler yapılabilir:
-Çevre ve ekoloji alanında uzmanlaşmış firmalarda öncelikli olarak AR-GE pozisyonundaki görevler,
-Çevre ve ekoloji dostu olmaya adım atan firmaların imajlarını geliştirmek ve firmanın doğaya verdiği zararları en aza indirgemek için projelendirdikleri yeşil işlerde görev almak veya proje hazırlamak,
-AB ve AB gibi fon veren kurum, kuruluş ve melek yatırımcılara, çevre, ekosistem ve özellikle küresel ısınma üzerine hazırladığınız tamamen yaratcılığınıza kalmış iş planlarını sunarak sermaye ve ortak bulabilir böylece kendi işinizin de patronu olabilirsiniz,
-Yabancı dil sorununuz yoksa ve her alanda araştırma yapmak hoşunuza gidiyorsa, AB’nin kendi projelerinde ve AB projesi üreten firmalarda görev almak mümkün.


Bu yazı; 2010 SYKONSEPT BÜLTENİ'nin 33. Sayısı için hazırlanmıştır. İzin alınmadan ve yazar ismi belirtmeden başka yerlerde kullanılamaz! http://www.syk.com.tr/pdf/syk33.pdf

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİMARİ YAPILARDA GÖRME ENGELLİLER İÇİN İÇ ve DIŞ MEKANDA YAPILAN DÜZENLEMELER

KAYKAY SPORUNUN TARİHÇESİ VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİM SÜRECİ

SKATE İZMİR