AYAKLI SKATEPARK, İstanbul Caddebostan

Yazı: Mustafa Onur AKIN
Fotograflar: Onur AKIN, Omer UNAL, Mansur ASRAR
onur@boardridermag.com
mustafaonurakin@gmail.com



Türkiye’de kaykay ilk olarak ne zaman başladı? Kim ilk kaykaya bindi? Kaykayı ilk ne zaman ve nerde gördü? İlk kaykayını nereden ve nasıl aldı?
Hepimiz şuanda hayatımızda olan bazı şeylerin, ilk başlangıç tarihini ya da bunu ilk kimin bulduğunu, ne zaman ve nasıl gibi sorular sorarak anlamaya ve öğrenmeye çalışmışızdır. İşte size o hayatımızda olan bazı şeyler içinden, belki de bizler için en önemlisi olarak gördüğümüz kaykayın ilk binicilerinden, Ömer ÜNAL ve o zamandan bu zamana kadar kaykay için yaptıkları.

• Kimdir Ömer ÜNAL?
- 1973 yılında Ankara’da doğdum. 1983 ve 1987 arasında Suudi Arabistan’da yaşadım, orada amerikan okulunda eğitim gördüm ve kaykaya da bu sırada başladım. İstanbul Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi İç Mimarlık Bölümünden lisans ve İtalya’da da Endüstriyel Tasarım konusunda yüksek lisans dereceleriyle mezun oldum. Evliyim, İstanbul’da yaşıyorum ve iki çocuk babasıyım.

• Profesyonel hayatında ne iş yapar?
- Dedem ve babam mimar olduğu için ben de iç mimarlık okudum ve akabinde de İtalya’da endüstriyel tasarım konusunda master yaptım. Türkiye’ye döndükten sonra Marmara Üniversitesinden arkadaşım olan Alper BÖLER ile birlikte 2000 yılından bu yana tasarım yapıyoruz, yani endüstriyel tasarımcıyım.
www.ub-studio.com

• Kaykay sporuna ne zaman ve nasıl başladı?
- Kaykaya 1983 yılında Türkiye’de başladım, sonra Suudi Arabistan’da devam ettim. İlk kaykayımı babam getirmişti; kırmızı, tahtadan ve üzerinde “KAYKAY” yazan bir şeydi. Sanırım KAYKAY ismi de o boardun üzerinde yazan şeyden türedi. İnanmazsınız belki ama ilk binişimde düşüp kolumu kırmıştım, kötü bir başlangıç olmuştu yani.
+ Kötü bir başlangıç olmasına rağmen şuanda buradasın. Bu durumda Türkiye’deki en eski kaykaycılardan birisin.
- Evet, öyle de denebilir ama sonuç itibarıyla o dönem kayan başka çocuklar da vardı, onlara kıyasladığımızda bunu devam ettirip bugüne kadar gelen az sayıdaki insanlardan birisiyim sanırım.

• Kaykay geçmişine baktığında, o zamanlarla şimdiki dönem arasında tabii ki söylenecek çok fazla şey var, biraz bahsedebilir misin neler yaşandı o zamanlar, neler yapıldı, diğer kaykaycılar nasıl ortaya çıktı?
- Ciddi olarak ilk kez gruplar halinde istanbul’da kayılmaya başlandığı zaman, yanlış hatırlamıyorsam 1987 yılıydı. Bana bir tanıdığım Almanya’dan “TONY HAWK” marka ilk boardumu getirmişti. Burada sokakta kayarken 1-2 kişiye rastladım, “aa sen de mi kayıyorsun falan filan derken gruplar oluşmaya başladı, bizi görenler de nereden alıyorsunuz, getirtiyorsunuz bunları şeklinde sorular sorarak ilgilenmeye başladılar ve onlara da anlattık, onlar da getirtmeye başladılar”, bu yakada (Anadolu yakası) 20-30 kişilik bir grup oluştu 1 sene içinde. Aynı dönemlerde karşıda da bir hareketlenme başlamış ama birbirimizi tanımıyorduk ve bilmiyorduk. Bu şekilde kaymaya başladık. Zordu gerçekten.
+ Peki eskiye kıyasla şimdi de kaymaya devam ediyorsun, aile hayatın ve profesyonel iş yaşantın ön plana çıkmasına rağmen, kaykayın üzerine çıktığında halen aynı hazzı alıyor musun?
- Tabii ki haz alıyorum ama aynı hazzı aldığımı söyleyemem çünkü “yaşlanmanın etkisiyle o zaman yaptığım şeyleri ya yapamıyorum ya da yapmaya cesaret edemiyorum. Dolayısıyla biraz gıpta ederek bakıyorum gençlere, keşke biraz daha genç olsak da biz de yapsak gibisinden seyrediyorum ama sonuçta az da kaysak kötü de kaysak kaykay hayatımızın bir parçası oldu tabii ki…”

• Biraz da o dönemlerde yaşadığın zorluklardan bahsedelim ve şimdiki dönemlerle kıyaslama yapalım, hiç şüphesiz ki malzeme en önemli unsurlardan birisiydi, malzeme teminini nasıl sağlıyordunuz, neler yapıyordunuz?
- İçinde bulunduğumuz dönemde internet ve global televizyon, bir çok şeyi değiştirdiği gibi kaykay sporunu da değiştirdi ve geliştirdi. Biz kaykayı ve buna bağlı olarak gelişen şeyleri ne televizyonda görebiliyorduk ne de başka yerlerden takip edebiliyorduk. İnternet denen şey yoktu zaten. Bazen, çok nadir durumlarda bazı filmlerde birkaç sahnede görebilirdik. O zaman için çok çok heyecan verici bir şeydi bizim için çünkü görülmüş birşey değildi, çok farklıydı. Doğrusunu söylemek gerekirse Türkiye’de kimse böyle bir şey yapmadığı için, biz de ne yapacağımızı bilmiyorduk, yavaş yavaş kayan insan sayısı arttıkça yurtdışına gidip gelenler de oluyordu ve bunlar kaykay videoları getiriyorlardı, biz de bunları izliyorduk hareketleri görüyorduk, mesela ilk ollieyi gördüğümüzde şaşırıp kalmıştık bu nedir,nasıl yapılıyor, nasıl zıplanıyor diye…yaklaşık 2-3 ay herkes teoriler üretti, en sonunda birilerı yaptı ama o ben değildim!! Tabir yerindeyse herkes ollieyi kaptı. Ollieden sonrası daha kolay oldu ve öğrenebildik. Malzeme temininde ise o zamanlar mail order* nasıl yapılır bilmiyorduk, daha çok yurtdışından gelenler getiriyordu bir de o zamandan beri hala var olan THRASHERMAGAZINE dergisinden cesaret edip getirtiyorduk 2-3 tane board, bu şekilde temin edebiliyorduk ama zor oluyordu.

• Şimdi biraz nostalji yapalım! O dönem kimlerle kayardın ve şuanda onlar ne yapıyor?
- O zamanlar beraber kaydığım insanların çoğu şuanda Amerika’da yaşıyor, ama o dönemden hatırladıklarım:
Alp SUNGURTEKİN, Ali Tan UÇER, şuanda bütün isimleri hatırlayamayacağım ama lakap olarak Kunter, Bart Hüseyin, Ramon Emrah, Burak FIÇI gibi isimler vardı.
+ Peki iletişim devam ediyor mu, görüşebiliyor musunuz?
- Bazılarıyla iletişim devam ediyor bazılarıyla tabir yerindeyse koptuk ama sonuçta aramızda bir bağ var ve hiç konuşmasak da birbirimizi gördüğümüz zaman aynı şeyler canlanıyor ve eskiye bir dönüş oluyor tabii ki.

• Biz senin Wakeboard ve snowboard yaptığını da biliyoruz. Ne zaman başladın ve seni bu sporlara çeken ne oldu, üç sporun ortak benzerlikleri mi seni etkiledi, yoksa başka bir şey mi, öğrenebilir miyiz?
- Snowboardu tercih etme nedenim aslında kaykayda çok fazla sakatlık yaşamamdır, ikinci bir neden ise üniversite zamanında da bütün arkadaşlarım yurtdışına gittiği ve dağıldığı için kaykayda yalnız kaldım. Dolayısıyla bu beni snowboarda itti çünkü tek başıma kaymayı sevmiyorum bir de snowboard o dönem çok popülerleşmişti ve dağa gittiğinizde kayacak insan da bulabiliyordunuz. Ayrıca kaykay yapan birisi için nispeten kolay bir spor snowboard, kendimi daha az sakatlayarak kayarım diye düşündüğüm için snowboarda başladım ama en büyük sakatlığımı da snowboardda yaşadım ondan sonra uzun bir süre snowboard da yapamadım.
+ Ne gibi bir sakatlık yaşadın?
- Sisli bir havada uçurumdan düştüm galiba, ne olduğunu da bilmiyorum ama belim ciddi şekilde sakatlandı. Bunun üzerine 1 yıl kadar hiçbir spor yapamadım, bu sakatlığa bağlı olarak bir korku hissettim ve o kazadan sonra kendimi extreme şeylerden uzak tutmaya çalışıyorum. Üzerimde psikolojik ve hafiften de olsa fiziksel olarak hala etkisi mevcut, bu yüzden yaptığım şeyleri daha dikkat ederek yapmaya çalışıyorum. Bu sakatlığa bağlı olarak aşırı kilo aldım, bu kilolara bağlı olarak da bu sporları yapamamaya başladım ama şimdi geri dönüş aşamasındayım 10 seneden sonra tekrar kaykay kayıyorum.

• Kaykay şuana kadar sana neler kazandırdı ya da kaybettirdi, daha doğrusu senin için ne yaptı?
- Genel olarak aslında kaykay bana bir şey kazandırmadı diyebilirim ama ben kayıp ya da kazanç olarak bakmıyorum çünkü ben kaykaya ilk başladığım günden beri aşığım, dolayısıyla nasıl bir kadına aşık olursunuz ve karlılık, kazanç ya da kayıp düşünmezsiniz bu yüzden böyle bir şey düşünmüyorum. Ama ille de söylemek gerekirse; kayıp olarak ben Türkiye yüzme şampiyonuyum ve kaykaya başladıktan sonra yüzmeyi bıraktım. Kazanç olarak da güzel bir arkadaş grubumuz oldu ama o arkadaş grubunu her yerde edinebilirsiniz. Kaykayın arkadaşlık bakımından farklı yanı Türkiye şartlarında kaykaycı iseniz dışlanmış bir grupsunuzdur, bunun getirmiş olduğu bir kenetlenme oluyor kaykaycılar arasında, dolayısıyla sanırım biraz daha yakın arkadaşlıklar yaşadım, bu bakımdan çok güzel bir şeydi.

• Yeni kayan gençlere baktığında -tabii ki en çok kendinle kıyaslayarak-, bu gençler çok mu rahatlar yoksa çok mu boşluyorlar kaykayı, biz böyleydik onlar daha şanslı, kaykaya yeterince önem vermiyorlar mı ya da her şey aynı mı desem, neler söylersin bu konularda?
- Valla doğrusunu söylemek gerekirse bir dönem bunları düşündüm, bizden daha şanslılar, çok boşluyorlar kaykayı diyordum. Bunun nedeni de bir dönem kaykay istanbul’da patlama yaptı, çok büyük bir skatepark kuruldu, kayan sayısı arttı, tabii bizim zamanımızda bunun gibi şeyler olmadığı için şanslı olduklarını düşünüyordum ama aynı zamanda da onlara baktığımda bizim duyduğumuz heyecanı duymadıklarını görüyordum, tabii bunlar biraz yaşlılık belirtileri, biz o kadar uğraştık zamanında kayabilmek için bunların elinde her şey var ama yeterince uğraşmıyorlar, biraz modadan, biraz giyim tarzından dolayı kaymaktan çok ellerinde kaykayla imaj için gezmeyi tercih ediyorlar diye düşünüyordum ama artık bunları düşünmüyorum. Skatepark ortadan kalktı, yeni kuşak içinde yeni bir kuşak daha oluşmaya başladı; bu en yeni kuşağı, moda yönünden çok biraz daha kaykayın kendisiyle alakalı görmeye başladım, özellikle de 15-20 yaş arasında olanları, bu da beni gerçekten sevindiriyor. Çünkü kaykay moda değildir, kaykay bir yaşam tarzıdır!!!

• Bizler eski kaykaycılar olarak - tabii ki bir çok eski kaykaycı var, onlar da bir çok şeyler yaptılar ya da yapmaya çalıştılar ama bir süre sonra bıraktılar ve şimdi kaymıyorlar- en başından bugüne kadar gelmiş insanlarız (Mansur ASRAR, Özgür MÜLAZIMOĞLU, Arif KARABARUT, sen ve ben). Kaykay alanında beraber bir çok şey yaşadık, sanıyorum bugüne kadar edindiğimiz tecrübelerle ve kaykaydan aldığımız hazla birlikte kaykaya da bir şeyler vermeye çalıştık ve kaykayın üzerinde durabildiğimiz sürece de bir şeyler yapacağımızı biliyoruz. Buna en güzel örnek, saydığım insanlar içinde, şuanda senin yapmış / yaptırmış olduğun rampalar. Bir çok kaykaycı şuanda bu rampalarda severek kayıyor, sence şimdiki genç kaykaycılar ilerleyen zamanlarda bizim yaptığımız gibi kaykay adına aynı şeyi yapabilecekler mi ve bu bir gelenek olarak devam edebilecek mi?
+ 1988 den bu yana çeşitli rampalar yaptım, bunlar ya çürümeye terk edildi ya birileri tarafından yıkıldı ya da belediye tarafından kaldırıldı. Halen yapmaya devam ediyorum, çünkü hem kendim için hem de diğer kayanlara bir şeyler sunmak istiyorum. Şuanda kendimden çok başkaları için bunu yapmaya çalışıyorum, imkanları biraz daha bizden iyi olsun istiyorum. Bunun dışında kendi çocuklarım olduğu için de bu yönde girişimlerim var, severler mi sevmezler mi bilmiyorum ama sevdikleri takdirde ileride bu işle uğraşırlarsa eğer bizden daha iyi imkanları olmalarını istiyorum.

• İstanbul Caddebostanlı kaykaycılar buna “AYAKLI SKATEPARK” ismini takmışlar, bunu yapmak nereden aklına geldi ve nereden esinlendin?
- İlk önce“AYAKLI SKATEPARK” takıştırmasının hoşuma gittiğini söyleyeyim. Mantık olarak daha önce yaptığım rampalardan edindiğim tecrübelere göre böyle bir şey yapılacaksa taşınabilir olması gerekiyordu, ilk önce buradan yola çıktım. Kayılacağı zaman getirilip kurulması ve gün sonunda da tekrar toparlanıp yerine götürülmesi gerekir diye düşündüm çünkü, kayan insanlar şuanda genç ve henüz onlardan bunun değerini bilmelerini beklemek fazla olur diye düşündüm. Daha önceden de bu böyleydi, biz çok emek harcayarak belli rampalar yaptık, ama gerek boyacılık yaptık, gerek farklı işlerde çalışarak para biriktirdik fakat bu rampaların ömrü çok kısa oldu. Bu rampanın biraz daha uzun ömürlü olmasını istiyordum dolayısıyla taşınabilir olmasını istedim. Sonuç olarak evim de buraya yakın olduğu için tekerlekli bir şey yapayım ve taşıyarak kayılacak yerle ev arasında götürülüp getirilsin istedim. Ayrıca belediyenin de izin vermeyeceğini -en azından kalıcı bir yere- biliyoruz, dolayısıyla böyle taşınabilir bir şey oldu, aynı zamanda da amacım kaykaya daha yeni başlayanların kendini fazla zedelemeden kayabilecekleri ebatlarda bir şeyler yapmaktı o yüzden de ebatları küçük bir rampa oldu. Yani kısaca yeni başlayan insanların rahatlıkla kayıp eğlenebileceği bir skatepark diyebiliriz.
+ Sonuçlardan memnun musun?
- Şuanda memnunum ama tabii ki ilerleyen zamanlarda büyütmek ve geliştirmek istiyorum. Bu şuanda sadece fikir aşamasında tabii ki.
+ Belki geleceğin ilk skateparkı buradan yola çıkarak oluşabilir diyebilir miyiz?
- Sonuçta bu tür parklara diğer insanların da biraz aşinalık kazanması gerekiyor. İnsanların alışması gerekir. Buraya bir halfpipe kursanız hepsinin tepkisi farklı olur. Kimi çok çirkin bir görüntü diyebilir ya da genellikle, sıklıkla ve klasik olarak tabir yerindeyse “kafanızı gözünüzü yaracaksınız” diyor ki haklılar, yeri geldiği zaman kafa da göz de yarılıyor. Dolayısıyla insanların ve kaykaycıların buna alışması gerekiyor, bu alışmadan ve uyumdan sonra neden olmasın ki..

• Yapılması, fikir aşamasından çizimine, montesinden boyanmasına ne kadar zaman aldı ve sakıncası yoksa bu kadar yararlı bir ürünün maliyetini de sormak istiyoruz.
- Tasarlamak bir gün sürdü çünkü artık ölçülerini, eğimlerini vs şeylerini neredeyse ezbere biliyoruz. Yapımı ise biraz uzun sürdü çünkü fazla önemsemediler! Dolayısıyla 1½ - 2 hafta gibi bir sürede üretildi ama normal şartlarda hızlı yapıldığında 3 günde oluşturulabilecek bir rampa aslında. Maliyet olarak da 1000 YTL para harcandı.

• Kaykayın Avrupa ya da dünya standartlarına gelmesi için neler yapmak lazım, yani kaykaycıların mı bir şey yapması gerekiyor yoksa başka insanların mı?
- Kaykay diğer sporlara bakıldığında biraz daha farklı bir spor, endüstriyle birlikte büyüyor çünkü dünyanın hiçbir yerinde federasyonu olmayan bir spor, bu da devlet desteği görmediğini gösteriyor. En büyük desteği kendi endüstrisi ve sokak giyim endüstrisi sağlamaktadır. Bir kaykaycının kaykayı ilerletebilmesi, kendini geliştirebilmesi ve bundan para kazanabilmesi için iyi kayması ve bulunan markalardan kendine sponsorluk alması gerekmektedir, bu bakımdan kaykay zor bir spordur çünkü elinizden tutan pek fazla kimse yoktur. Bunun endüstrisi zaten Türkiye’de olmadığına göre Türk kaykaycıların işleri biraz daha zor. Sadece kaykaycılar bir şey yapabilir mi derseniz, doğrusunu söylemek gerekirse yapar ama çok azimli olması ve iyi kayması gerekmektedir. Burada çektiği videoları kendi girişimleriyle yılmadan bıkmadan yurtdışındaki firmalara göndermesi ve uluslar arası yarışmalara katılması gerekmektedir. Bu da tabii ki 15-18 yaş arasındaki gençler için biraz masraflı ve mesuliyet gerektiren bir şey olacaktır ama imkanları düşünürseniz (internet, TV, videolar, skateshoplar,..vs) isteyen herkes bunu yapabilir tabii ki çok azimli olmak koşuluyla. Diğer yandan Türkiye’de kaykayın gelişmesi için bir veya birkaç firmanın Türkiye pazarına girmesi ya da kaykayla alakalı kişilerin Türkiye’de kaykayla ilgili firmalar açması ve kaykayı destekliyor olması gerekmektedir, yani endüstrinin ülkemize girmesi şarttır.

• Hayata geçiş aşamasında tabii ki zorluklar yaşanmıştır, geçmişte para toplayıp rampa, rail, box ya da başka şeyler yaptırdığımız dönemleri düşündüğünde, bunu yapan insanlar(mobilyacı, demirci vs) halen eskisi gibi kendi mesleki deneyimlerini kullanarak mı ortaya bir şeyler çıkarıyorlar yoksa daha profesyonel mi çalışıyorlar. Yani kaykayda sanayi sektöründe de bir ilerleme olmuş mu? Çünkü gördüğümüz kadarıyla ayaklı skatepark çok başarılı ve sağlam bir çalışmanın eseri, tabii ki bunda senin katkın büyük ama yine de yaşanan ilginç şeyler var ise öğrenmek isteriz.
- Tabii ki endüstri gelişti, buna bağlı olarak her işi yapan aletler ortaya çıktı bu da ister istemez geliştirdi bir şeyleri. Ustalar halen aynı ama rampa yapacağız denildiği zaman “KAYKAY RAMPASI MI?” diye soruyorlar artık. Yani bir bilinç var ama tabii ne yapacağını söylemediğiniz de onlar yine bildiklerini yapabiliyorlar.
+ Yani yine yanlarında bulunmak gerekiyor.
- Evet kesinlikle.

• Ayaklı parkı ilk kaymaya çıkardığında neler hissettin, yanında olduğum için aldığın fiziki hazzı gördüm ve biliyorum hepimiz de çocuklar gibi sevinçliydik ve gururluyduk aynı zamanda da üzerimizde bir güven duygusu hakimdi ama içsel olarak neler hissettin, neler düşündün o anki film şeridini öğrenebilir miyiz?
- Benim için bu rampaları yaptırmanın ayrı bir önemi var, kaykay hayatına ikinci kez başlıyorum bu rampalar sayesinde. Yeniden kaymaya rampaları yaptırmadan 1 ay önce başladım, bunları yaptım ve 10 yıl aradan sonra tekrar döndüm. Evlilik, iş hayatı, çocuklar ve hareketsizlikten alınan kilolar belli bir özlemin sonucuyla rampaları Caddebostan sahile getirip kurduğumuzda çok heyecanlıydım hatta dizlerim titriyordu ve o gün kayamadım. Aynı zamanda biraz hüzün de hissettim çünkü yaz dönemi olduğu için herkes tatildeydi, buna bağlı olarak çok fazla kayan insan yoktu ayrıca, gelen insanlar rampayı görünce hemen kaymaya başladı, kim yaptı bunu vs sormadan, teşekkür etmeden kaydılar. Biraz ilgi bekledim tabii ama sadece o an için hissettim bunu, şimdi ise mutluyum gerçekten.

• Gelecekteki plan ve projelerinden biraz bahseder misin?
- İlk etapta şuanda mevcut olanı biraz daha geliştirmek istiyorum çünkü bir tekerlek vasıtasıyla elle çekilerek götürülüp getiriliyor. Belki bir araba arkasında, rampa ölçülerindeki bir traylera sığdırarak getirip götürebiliriz diye düşünmekteyim. İkinci etapta ise, çevredeki insanların aşinalık kazanmasını istiyorum ve aynı zamanda tabii ki belediye ekiplerinin buradan geçerken bunları görmesini de istiyorum ya da bekliyorum, onların da aşina olmaları gerekiyor. Bu aşamadan sonra ise kalıcı olabilecek, çok büyük değil yine küçük çaplı parklar için başvuruda bulunmayı düşünüyorum, bunun için belli hazırlıklarım var, projeler hazırlıyorum. Bu projeler 2-2½ yıl içinde uygulanabilirse ve insanlar da buna alışırlarsa, bundan sonra da artık gerçek ölçekli bir skatepark girişiminde bulunmayı düşünüyorum. Tabii ki bu uzun bir yol, daha önce kısa yolları denedik, bir şeyler yaptık ama hüsranla sonuçlananlar çok oldu. Edindiğimiz deneyimlere göre şuanda yavaş yavaş gitmeyi düşünüyorum açıkçası.

• Son olarak, eskiden bizi eleştirenlere (kocaman adam oldun hala oyuncakla oynuyorsun gibi) evlenince de bu işi yapacağım, 40 yaşına da 50 yaşına da gelsem yapacağım derdik. Şu anda evlisin, bu, son 5-6 yıldır evlenen kaykaycı arkadaşlarımız olduğu için artık normal geliyor ama senin çocuğun da var artık, yani hem baba hem kaykaycısın. Baba kaykaycı olmak nasıl bir şey, sonuç olarak eşine ve çocuğuna karşı sorumlulukların var ve profesyonel iş yaşamında, yaşamak ve onların geleceği için para kazanmak zorundasın. Çoğu profesyonel kaykaycı kayarken para kazanıyor, senin için ve Türkiye’deki kaykaycılar için bu çok farklı bir durum. Bu konular hakkındaki düşüncelerini gerçekten merak ediyoruz.
- Evlilik insanın karakteriyle orantılı olarak insanları etkileyen bir durum bence, dolayısıyla herkes için değişiktir ama güzel bir şeydir. Benim için ilk etapta hem evlilik hem de iş hayatına giriş ve bu sorumlulukları yüklenmek biraz fazla geldi. Hayatın kargaşası, paniği ve şaşkınlığı içerisinde işime, evliliğime, hayatıma konsantre olurken diğer zevk aldığım şeyleri arka plana attım ve onlarla uğraşmamaya başladım. Tabii evlilik ve işin kötü yanları da vardı, daha önce de söylediğim gibi kilo aldım ve kilo aldıkça spor yapamamaya başladım. Çocuklar olduktan sonra durum biraz daha farklılaştı, sorumluluk artmasından çok ileride yaşayacağınız ilişkiyi düşünüyorsunuz daha çok. Televizyon karşısında oturan göbekli bir adam formatına girmek istemedim, bu yüzden kendime çeki düzen vermek istedim. Tekrar eski halime dönmek istedim ve spora başladım, bu arada birkaç kere kaykay da denedim ama ilk ollie yapışımda 115 kilo olduğum için kaykayı kırdım. Vazgeçtim kaymaktan ve biraz daha kilo verdikten sonra denemek daha iyi olabilir diye düşündüm. Yaklaşık 2 ay önce de yeniden başladım. Evet kocaman bir adam oldum, tekrar başladım, birisi gelip bana “kocaman adamsın oyuncakla mı oynuyorsun hala” dese açıkçası çok fazla önemsemem. Eskiden olsa ya kavga ederdik istemeyerek de olsa,veya duymazlıktan gelip umursamazdık belki, ya da aynı şekilde laf atardık ama şimdi farklı tabii ki. Özellikle İstanbul gibi bir şehirde görülmemiş bir hayat tarzı yaşamak, başkaları için hedef tahtası olmanıza neden olabilir. Çok zor aşamalar geçirerek bugünlere kadar geldik, insanlar bu durumlara alıştı artık. 30 yaşını geçmiş bir insan olarak da beni sokaklarda gördüklerinde şaşırmıyorlar, şaşıran varsa da beni çok ilgilendirmiyor açıkçası. Daha önceden de söylediğim gibi kaykay bir yaşam tarzı.

• BOARDRIDER DERGİSİ hakkında neler düşünüyorsun?
- BOARDRİDER DERGİSİ çok fazla konuya (surf, wakeboard, kitesurf, skateboard) ev sahipliği yapan bir dergi ve dolayısıyla çok kapsamlı bir dergi. Türkiye’de de aslında böyle olması gerekiyor çünkü konu aldığı bütün sporlar nüfus olarak az olan bir kitle tarafından icra ediliyor. Bana göre derginin bir süre bu şekilde gitmesi gerekir diye düşünüyorum, zaten içerdiği sporlar gelişme gösterdikçe buna bağlı olarak ister istemez her spor dalı kendiliğinden branşlaşacaktır sanıyorum. Dergi içerik olarak güzel bir dergi, böyle bir derginin de Türkiye’de olması kaykay adına gerçekten güzel. Başarılar diliyorum.
+ Teşekkür ediyoruz bu güzel sohbet için.


Bu yazı 2008 yılında Boardridermag Dergisi'nde, www.skateboardturkiye.com-www.skateboardtr.com sitesinde ve bir çok web sitesinde yayınlanmıştır. İzin alınmadan ve yazar ismi belirtilmeden başka yerlerde kullanılamaz!

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

MİMARİ YAPILARDA GÖRME ENGELLİLER İÇİN İÇ ve DIŞ MEKANDA YAPILAN DÜZENLEMELER

KAYKAY SPORUNUN TARİHÇESİ VE TÜRKİYE’DEKİ GELİŞİM SÜRECİ

SKATE İZMİR