Mustafa Onur AKIN - PersonalMirrorLookBook

İkimizin de söyleyecek bir şeyi yoktu. O hiç bir şey anlamadığı için, ben de hiç bir şey saklamadığım için...

Beni seviyor musun? Bu soruyu hep bana sorardı. Şimdi ise ben soruyorum ama havaya, toprağa, ağaca, çiçeğe, kediye, denize, kuşlara, boşluğa, kendime... Kendi kendime. Beni seviyor musun?

      Gelsin Hayat Bildiği Gibi - Ceza ve Sezan Aksu Düet / Şarkı Sözleri Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Gelsin, hayat bildiği gibi gelsin İşimiz bu, yaşamak Unuttum bildiğimi doğarken Umudum, ölmeden hatırlamak Birer birer kayıp gider de her bir sevilen Yenisi gelmez, eline geçmez hele ki değeri hiç bilinmeyen Yürekte varsa sevgiden de ötesi Sen ağlasan da boş Işık da yaksan nafile, odan karanlık, hep loş Hayatın emri hep koş Bayağı bir bekledim boş Yaşantım sanki bir savaş ve hoş da bazen Ateş kesildiğinde ve de sular durulduğunda Yoksa hep gülerdi insan, hep kalırdı masum Saygıda bir

    Ah ne zormuş bitsin demek Hala severken seni Dudaklarını öpmemek Bir yabancı gibi Bilirsin ayrılık konusunda İyi değiliz ikimiz de Bir kıvılcım yeterdi her zaman Koşup geri dönmemize Değmesin ellerimiz Buluşmasın bu gözler Yine erir gideriz Unutulur yeminler Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk kokan dudakların Karşısında direnmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk dolu mısraların Karşısında direnmeyi de Ah ne zormuş bitsin demek Hala severken seni Dudaklarını öpmemek Bir yabancı gibi Bilirsin ayrılık konusunda İyi değiliz ikimiz de Bir kıvılcım yeterdi her zaman Koşup geri dönmemize Değmesin ellerimiz Buluşmasın bu gözler Yine erir gideriz Unutulur yeminler Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk kokan dudakların Karşısında direnmeyi de Biz hiç beceremedik Sevmeyi de terk etmeyi de Aşk dolu mısraların Karşısında direnmeyi de İşte bir kez daha Durup karşında Belki de son defa Soruyorum sana Bitti mi hikayemiz? Bu ne biçim son böyle Değmez m

Çoğunluğun sonuç dediği şey aslında bir sonuç değilse? Ve azınlık gerçek sonuç budur demek için azınlıklardan oluşan bir çoğunluğa ulaşmayı bekliyorsa sonuç sonuç mudur?

İnsanların çoğu genelde, bir şeyleri başarmış olan insanların o donanımlarla doğmuş olduğunu düşünürler. O donanımlar aslında edinilen şeylerdir…  Gerçek hayatta öğrenmek denilen, gelişmek denilen bir şey var ve bunu çoğu zaman unutuyoruz. Çok kötü ile çok iyi arası birbirine o kadar yakın ki, başarısız insanlar başarıya ulaşmaya ramak kala vazgeçen insanlar oluyor hep. Aradaki yolculuğu saymıyorlar, bilmiyorlar, yoksayıyorlar.. Halbuki asıl başarı aradaki yoldur…

Çok eski zamanlarda ateş bir tanrıydı. İnsanlar ona tapınırdı, çünkü korkarlardı. Oysa bilimsel anlamda ateşin ya da alevin tanımı bir gaz karışımıdır. Kimyasal bir olay, bir tepkime… Buharlaşmış yakıt, oksijen, karbondioksit, karbonmonoksit, su buharı vs. Alevin ürettiği ışık ve ısı ise bir enerjidir. Bilim bu şekilde bir tanım koymuştur. Ne kadar da basit içinde yaşadığımız döneme göre ya da bir o kadar karışık oksijen, karbondioksit, monoksit gibi latince sayı değerleri yanına eklenmiş madde isimleri ile birlikte.  Diyeceğim o ki neresinden bakarsan bak, ateş bir tanrıydı ve keşfedildi bitti, bir gün her şey böyle olacak. Keşfedilecek ve bitecek. Keşke ateşin keşfinden sonra sırtımızı bir kayaya yaslayıp dursaydık diyorum bazen 😏

  Konuşmayı öğrendik henüz susmasını bilmeden Bilgeliğe soyunduk çıplak kaldık utandık Rüyalar anlattık birbirimize inanmadan öyle Sunulmuş özgürlüklere katıldık çoğaldık Kelimelerle oynadık adına gerçekler dedik Kendimizi tanımadan sevmeye özendik gizlendik Masallar anlattık birbirimize inanmadan öyle Gecikmiş sevgilerle ağırlandık aldatıldık Durmadan koşuşturduk ulaşabilmeye İsimlendirdik her şeyi gururlandık Zaman akıp gider miydi Sorun muydu bu yollar Ya da neye yaşadığını bilmeden Sonsuz muydu yürüdüğümüz bu sokaklar Ya da bir düş müydü yaşamak Zaman akıp gider miydi Sorun muydu bu yollar Ya da neye yaşadığını bilmeden Sonsuz muydu yürüdüğümüz bu sokaklar Ya da bir düş müydü yaşamak Var olmak Görebilmek Düş olmak Besteciler: Murat Çelik

Seni seviyorum diyememek ne kadar acıtan ve kahreden bir şey biliyor musunuz?  En saf, en temiz, en çıkarsız, en mükemmel ve bencillikten, bireysellikten uzak biz olarak atfettiğin düşüncelerle beslediğin içinden gelen en güzel hisleri bütün duyularınla birleştirdiğin bu güzel şeyi söyleyememek…  Bütün bu güzellik, bütün bu zarafet, bütün bu canlılara özgü olup da sadece insanlarda sese dökülmüş olan altı üstü iki kelimeden oluşan vücut kimyasının ürünü bu sözü söyleyememek…  Çok basit ve sıradan görünüyor. O kadar vücut kimyasının, duygunun, düşüncenin, hislerin, yaşanmışlıkların, yaşanacakların, seçimlerin, isteklerin, tüm güzelliklerin, huzurun ve hayatın anlamını anlatan bu 2 kelimeye sığdırılmış olması, SENİ SEVİYORUM sözüne. Evet çok basit. Söylendiğinde aşağılanmak, hakaret edilmek, uzaklaştırılmak, kötü olarak algılanmak, şikayet edilmek, küfür edilmek, hakarete uğramak… Çok basit ve çok kahreden bir söz.  Günaydın, iyi geceler, kahvaltı yaptın mı, canımm, tatlım, güzelliğim, b

Geçen haftalarda Google'dan " sevgiliyken normal olan ama ayrıldıktan sonra anormal olan davranışlar " şeklinde bir arama yaptım. Çünkü gerçekten kafayı yemek üzereydim. Sevgili olduğunuz kişiyle ilişkiniz yürürken sizden beklediği şeyler gerçekten onu heyecanladıran ve istediği şeylerken ayrıldıktan sonra aynı şeyleri yaptığınızda ona itici geldiğinizden ve sizden hoşlanmadığından sizi ve davranışlarınızı hastalıklı olarak görmeye başlıyor. Oysaki aynı şeyleri hoşlandığı birine yaptığında ya da hoşlandığı kişi ona yaptığında bu çok normal ve arzu edilen bir şey olarak görülüyor. Hatta yapılması istenilen ve yapılmadığında neden bunları yapmıyorsun ya da söylemiyorsun diye talep edilen bir ilişkideki sağlıklı şeyler olarak atfediliyor... Bu durumun farkında olup karşınızdaki eski partnerinize anlatmak ya da anlatabilmek ise size saygısı olmayan birine namümkün hale gelebiliyor. Çünkü konuşmalarınızı yarıda kesip kelimelerden farklı cümleler çıkarıp hiç tahmin edilemeyen f

Hayatıma ilk kez 3 gün önce klasik müzikle caz yaptığını sanan biri tesadüfen girdi. Ve ilk kez son 8 yılın, son 4 yılının, son 2 yılının, son 1 yılının, son 6 ayının, son 3 ayının, son 1 ayının, son 1 haftasının, son 3 gününün, son günü olan bugün bana bu klasik gitarla caz yapanı dinleyenlerden birinin söylediği bir şey o kadar dokundu ki, kendimi toparlayamıyorum. Hiç bir şeyin anlamı yok, bomboş, hiç bir şey düşünemiyorum. Konuşamıyorum, bomboşum..

  ÖZET Son yıllarda, çevre dostu olmanın önemi mimarlık ve inşaat sektöründe artmıştır. Ancak, çevre dostu binaların yükselişi, Green Washing (yeşil yıkama) [1] olarak bilinen yanıltıcı reklam taktiklerine yol açmıştır. Yeşil yıkama, şirketlerin ürün veya hizmetlerinin çevre dostu görünmesini sağlamak için yanıltıcı veya belirsiz terimler kullanmasıdır. Bu taktik, sürdürülebilirliğe ilgi duyan endüstrilerde yaygın olarak kullanılmaktadır. Tüketiciler, yanıltıcı iddialar nedeniyle çevreye pozitif yönlü katkıda bulunuyor olduklarını düşünerek aldatılmaktadır. Bu durum, çevre dostu ürünlerin pazarda tanınmasını zorlaştırmaktadır.   Bu araştırmanın amacı, çevre dostu binalarda yeşil yıkama konusunu incelemek ve şirketlerin tüketicileri yanıltmak için kullandıkları yaygın taktikleri belirlemektir. Araştırma yöntemi olarak örnek olay araştırması / vaka incelemesi tercih edilmiştir. Vaka incelemeleri ve literatür analizi yapılarak farkındalık yaratmak için öneriler

Gülüşünü hiç görmeseydim, sesini hiç duymasaydım, senden habersiz yaşayıp gidecektim bu dünyadan. Bahar ayları bu şehre hep sensiz gelecekmiş. Sensiz yağacakmış yağmurlar, o yağmurda tek başıma ıslanacakmışım. Sensiz sabahlara uyanmak, sensiz gecelerde uyumak zorunda kalacakmışım. Düşünsene, düşünemiyorsun di mi? Bu sanki felaketlerin en kötüsü olurdu. Ama bu defa bir felaketi lehimize çevirdik seninle. Bu kez şans yüzüme güldü ve seni tanıdım. Değil gülüşüne şahit olmak, gecenin en ince yerinde saçlarının kokusunu içime çekme fırsatı verdi bu hayat bana. İşte seni sevmek bu dünyada sevmelerin en güzeliydi...