Kayıtlar

Aralık, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Arkitera Yeni Gezginlerini Arıyor!

Resim
20 - 25 yaş arasındaki mimarlık, şehir ve bölge planlama, iç mimarlık, peyzaj mimarlığı ve çevre tasarımı bölümü öğrencileri ve mezunlarının katılımına açık olacak olan ve Arkitera Mimarlık Merkezi tarafından bu yıl ikinci kez verilecek olan Türkiye'nin mimarlık alanındaki ilk seyahat bursu için süreç başladı. Arkitera Seyahat Bursu ile kazanacak kişiye 15 günlük bir zaman diliminde Türkiye'de istediği şehirleri gezme fırsatı sunuluyor. Bursu kazanmanın ise 2 şartı var: 1- Amaca uygun iyi bir tema oluşturmak, 2- Bu temaya paralel olarak düşük CO2 salımını hedefleyen bir rota belirlemek. Seyahat Bursu'nu kazanan aday, Haziran - Eylül 2012 tarihleri arasındaki 15 günlük bir zaman diliminde seyahatini gerçekleştirebilecek. Ön eleme için adaylar, içinde hazırladıkları tema ve rotayı içeren mecra (blog gibi) ve diğer sosyal medya araçlarını barındıran "about me" profillerini adresine yollayacaklar. Ön eleme yapıldıktan sonra, ikinci aşamaya geçen 10 kişi, Arkitera Mima

5. Arkitera Genç Mimar Ödülü’nü "İstiklal’in Sesi” Sergisini Düzenleyen Mimar Alper Derinboğaz Aldı

Resim
İstiklal Caddesi’nde kaydedilen seslerin, ses dalgalarını “İstiklal’in Sesi” sergisinde görsel bir şovla Yapı Kredi Kültür Merkezi binasının dış cephesine yansıtan Mimar Alper Derinboğaz ve Sanatçı Refik Anadol; yaptıkları bu ortak çalışma ile 2011 Arkitera Genç Mimarlar Ödülü’ne layık görüldü. Genç mimarların işlerini ve isimlerini duyurmayı, böylece mimari üretimde kendilerine daha çok yer ayrılmasını sağlamayı hedefleyen Genç Mimar Ödülü Türkiye'de ilk kez 2004 yılında verilmeye başlanmıştı. Mimar Alper Derinboğaz’ın, Yapı Kredi Kültür Merkezi binasının cephesine kurduğu mimari yapı üzerine, sanatçı Refik Anadol’un audiovizyonel çalışmasının yansıtılması ile oluşturulan bu ortak proje ile de Türkiye’nin ilk Genç Mimar Ödülü 5. kez verilmiş oldu. Yazının yayınlandığı web Sitesi Architectureoflife.net

Kaan Sezyum: "Tak Sepeti Koluna..."

Türkiye’de ilk kez bir sinema filmi için yayınlanan e-derginin 2. sayısına yazan Kaan Sezyum, "Yangın Var" için şunları söyledi: "Gittiğimiz her yol, kaldığımız her yer, aldığımız her duygu yeni bakış açıları açıyor konserve açacağı misali aklımızda. Aklın zaten en zararlı hali konserve olanı, Koşman da zamanla bunu fark ediyor, aklını ve zihnini tertemiz bir tabağın üzerine koyuyor, güzelce limonluyor, biraz sumak, biraz da kekik ekliyor biraz da her yemekteki gibi sevgisinden koyuyor içine. Yangın Var'ı bence önemli ve güzel yere koyan duygu ise bizden bir hikayenin anlatılıyor olması. İdeolojiler, liderler ve önyargıların hepimizi ezdiği ve şekillendirmeye çalıştığı nefis ülkemizde asıl önemli olanın 'insan' olduğunu bir kez daha hissizleşmiş ruhlarımıza hatırlatacak olması sanırım. Zaten hatırlattı hatırlattı, hatırlayamazsak da sonumuz yakın. Hem de sandığımızdan daha yakın. Özet: Her şeyden korkanların izlememesi gerekirken bazı şeylerden de korkmayanla